19 Mayıs 2011 Perşembe

Konserve...





Fotoğrafların garip refleksleri vardır bazen. Sıradan olanı sıra dışı olana , rutin olanı rutin dışına iter. Alışılmış olanı rahatsız eden  hale dönüştürür. Bunu yaparken bazen muzip bazen de fırsatçıdır.  İnsanların hayatlarından yaşanmışlıklarından fırlayan anlar oldukları için izlenirken bu hissi verirler. Eline fotoğraf makinesini alan kişi bu dönüşümü bilerek ve ya bilmeyerek doğrultur kurbanına . Böylece fotoğraflar yok olan anlar karşısında “yok oluşa dair en somut belge” olarak dönüştürdüğü şeyin bizatihi kendisi olur. Yer değiştirirken ne anlamları örter nede nesneleri yutarak var eder. Bu dönüşüm işleminde hiç bir şey ziyan olmaz ve dönüşen her şey adeta fotoğrafın içinde yaşamaya devam eder. Her ne kadar tüm görünenler bazen yok oluşu ve tehlikeleri işaret etse bile aslolan yaşanan olduğu için tüm “hayat” bu iki boyutlu araçta saklanır. Sonuçta an ve algı konserveleri halinde biriken yığınlarla zamana olan korkumuzu yatıştırırız…

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Neden mi bir sabah treni?




boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
gece trenlerine binme
kaybolursun

sokaklarda mızıka çalma çocuk
vurulursun

A.İlhan