2 Ocak 2011 Pazar

İki yıl sonra "Derya" ya ağıt... 02.01.2009-02.01.2011







Önce Fotoğraf...

Sonra mektup...


Aslında yazmamaya çalışıyordum ya da düşünmemeye,hani olmayınca bir şey vazgeçmeye çalışır ya insan. Bunca şeye rağmen ne güzel şey hatırlamak seni, hala birkaç parça umudu bir soru işaretine siper etmek…
Bu aralar ya kulaklarım daha bir hassaslaştı yada onlar daha hırçın zira sık duyar oldum martıları. Ve her sabah balkona çıktığımda poyrazla karışık geliyor denizin kokusu hani şu ıslak ve tuzlu olanın, bilirsin çok severim onu… Fakat mevsimden midir yoksa mesafeden mi bilmiyorum bu aralar çok soğuk görünüyor. Yinede tüm bunlara rağmen ne güzel şey hatırlamak seni…

Sonuç:
Bir özne yoksa ya da olsa bile her fotoğrafta anakronik bir koku olmaz mı? Altına düşülen her not sadece "o vardı" yı anlatmaz mı? Bilemiyorum. Belki de sadece sanrılarım bunları tetikleyen.
Nusyanı barındıran sessiz bir bekleyişle egoist bir kotasyon... Ya da herkesin bildiği isimle fotoğraf... Işık yazısı yani. Aslında ışığın ketum kelimelerden örülü bir labirenti.. "tek bir düz çizgiden oluşmuş, bölünemez ve aralıksız bir labirent" sanırım camı kapatmam gerek bu vakitler gözümü kapatınca Arjantin rüzgarları sanrıları körüklüyor...

Sıcak su, kahve ve kuruntu aslında hepsi bu. Ya da benim beni kandırmam ne kadar üzücü değil mi ? Aslında söylemek istiyorum bu aralar kendimi normal insanlara yabancılaşmış hissediyorum. Objektif kapağı kapanıyor ve ben karanlık yerde kalıyorum. Ağlayarak itiraf ediyorum ki karanlıktan korkuyorum.

4 yorum:

  1. Şu lafa bayıldım: "Beni benim kandırmam ne kadar üzücü değil mi?" Kaç kere yapıldı kim bilir? ya da "-mış gibi.." mi demeli..bilemiyorum

    YanıtlaSil
  2. Derya hımmm ;)ağıt yakmak bir ritüeldir lakin fotoğraf bu ritüelin başrolünü üstlenmektedir..

    YanıtlaSil
  3. Ağıt’ta bir ithaf vardır; bir kişiye, bir nesneye veya bir duyguya. Ama aslolan, kendine göndermedir ağıt, belirttiğin gibi kandırmacadır kendini, ağıt yakılan ya yoktur ya da uzaklardadır... kaybedilmiştir zaten. Fotografın da bu noktada bir ağıt olduğunu, kendi kendine bir kandırmaca olduğunu söyleyerek suç işlemiş olur muyum bilmiyorum ama eğitim devam ediyor. Öğreti için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  4. İster nüsyanı barındırsın ister masum bir yalanı "o vardı" tadı ağzımıza geldikçe fotoğraflar hep kaçış oluyor. Işıktan gölgeye aydınlıktan karanlığa gerçekten yalana... Bir nevi sahiplik ilüzyonu. Ne zaman ışığı hapsetmeye kalksak hep kandırılmayı seçiyoruz -kendi elimizle çoğu zaman- gerçeği istemeksizin. Sonuçta "o vardı" derken sadece olmayanlar bize kalır ve acı acı hatırlarız Barthes'i " yaşam küçük yalnızlık darbelerinden ibarettir."

    Tabi burada söylediğiniz gibi İlker Bey fotoğraf gerçekten bir kandırmaca. O nun tüm gücü kendini yok edebilecek kadar güçlü bir şekilde var olmasından geliyor.

    YanıtlaSil